sosyalbilgililer
MENÜ  
  Ana Sayfa
  İletişim
  Anketler
  Download
  Atatürk Köşesi
  Osmanlı Devleti
  1915 Çanakkale Destanı
  Tarihte Bugün
  Kim Kimdir
  Ermeni Meselesi
  Türk Tarih Kurumu
  Türk Dil Kurumu
  7.Sınıf 1.Ünite
  7.Sınıf 2.Ünite
  7.Sınıf 3.Ünite
  => Anadolu, Ana Yurt
  => Kuruluş
  => Osmanlı Devleti Yeni Başkentinde
  => Farklı Kültürler Bir Arada Yaşadı
  => Yolumuz Sivas'a Düştü
  => Seyyahların Gözünden Osmanlı Kültürü
  => Yenilikler Ve Osmanlı Devleti
  7.Sınıf 4.Ünite
  7.Sınıf 5.Ünite
  7.Sınıf 6.Ünite
  7.Sınıf 7.Ünite
  2011 SBS 8.sınıf soruları ve cevapları
  2011 SBS 7. sınıf soruları ve cevapları
  Ziyaretçi defteri
Kuruluş

http://aygunhoca.com/images/resimler-tarihi/osm-res-kiy%20(1).jpg

Osmanlı Devleti’ni kuranlar, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundandır. Osmanlı Devleti ilk olarak Ertuğrul Bey tarafından Söğüt ve Domaniç’te bir uç beyliği olarak kuruldu.

Osmanlı Devleti’nin Kuruluşunu ve Yükselişini Kolaylaştıran Nedenler

Osmanlı Devleti kurulduğu sırada Anadolu ve Balkanlarda kuvvetli bir devletin olmaması Anadolu ve Balkanlardaki devlet ya da beyliklerin birbirleriyle sürekli çatışma halinde olması Osmanlıların Bizans’a karşı mücadele vermeleri Osmanlıların ele geçirdikleri yerlerde adil ve hoşgörülü bir yönetim kurmaları, buralardaki halkın din, dil ve kültürlerine karışmamaları Osmanlıların ele geçirdikleri yerlerdeki halkın güvenliğini sağlamaları, ekonomik durumlarını iyileştirmeleri Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in Ahi Şeyhi Edebali’nin kızıyla evlenmesi, böylece Ahilerin desteğini sağlaması Anadolu’daki beyliklerin kendi aralarında mücadele ederken Osmanlı Devleti’nin Bizans’a karşı mücadele vermesi, bu durumun da Osmanlı Devleti’nin gelişmesini sağlaması

NOT: Osmanlı Devleti resmen 1299 tarihinde Osman Bey tarafından kurulmuş ve devlet kurucusunun ismini almıştır.

Osmanlı Devleti’nin Başkentleri

 

 
   

           Osmanlı Devlet Yönetimi

Osmanlı Devleti mutlak monarşi ile yönetilirdi. Devletin başında Osmanlı soyundan gelen bir padişah bulunurdu. Hükümdarlık babadan oğla geçerdi. Osmanlı hükümdarları; Bey, Padişah, Gazi, Han, Hakan, Sultan, Hünkâr, Hüdavendigar gibi unvanlar kullanırlardı. Padişahlar, Yavuz Sultan Selim’den itibaren “halife” unvanını da kullanmaya başladılar. Padişah çocuklarına “çelebi” veya “şehzade” denilirdi. Şehzadeler sancaklara atanır ve yanlarına “lala” adı verilen bir öğretmen verilirdi. Hükümdarlık alameti; adına hutbe okutmak ve para bastırmaktı.

Divan-Hümayun (Divan): Devletin önemli işlerinin görüşülüp karara bağlandığı kuruldur. Divan bir danışma organıdır, yani son söz padişaha aittir. Divan’ın başkanı padişahtı. Divan’a Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nden itibaren sadrazamlar (Veziriazam) başkanlık etmiştir. Divan Orhan Bey döneminde kurulmuş, II. Mahmut tarafından kaldırılarak yerine nazırlıklar (bakanlıklar) kurulmuştur. Divan bugünkü Bakanlar Kurulu gibi çalışırdı.

Divan Üyeleri

Sadrazam (Veziriazam)

Padişahtan sonra en yetkili devlet adamı, padişahın vekilidir. Büyük devlet memurlarını atama, ilerletme, görevden alma yetkisine sahiptir. Padişah sefere çıkmadığı zamanlarda orduya komuta ederdi. Padişahın mührünü taşırdı. Padişah adına sözlü ve yazılı emirler verirdi. Sadrazam bugünkü “başbakan”ın görevini yürütürdü.

Vezirler

Bilgili ve değerli devlet adamlarıyla komutanlar arasından seçilirdi. Sadrazamın verdiği görevleri yerine getirirlerdi. Sadrazamdan sonra en yetkili kişilerdi. Bugünkü “milletvekilleri” nin (Devlet Bakanı) görevini yürütürlerdi.

Kazaskerler

Adalet işlerine bakarlar, kadıların ve müderrislerin atama, ilerletme ve görevden alma işlerini yaparlardı. Adalet, eğitim, kültür ve din işlerinden sorumlu Divan üyesiydi. Askeri davalara bakarlardı. Anadolu ve Rumeli olmak üzere iki kazasker bulunuyordu. Rumeli Kazaskeri yetki bakımından daha üstündü. Bugünkü “yargı” görevini yürütürlerdi. Günümüzde “Adalet, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı” karşılığındadır.

Defterdarlar

Maliye işlerine bakar, bütçeyi hazırlarlardı, devletin gelir ve giderlerini denetlerdi. Anadolu ve Rumeli Defterdarı olmak üzere iki defterdar vardı. Rumeli’deki defterdar baş defterdardı. Bugünkü “Maliye Bakanı” görevini yürütürlerdi.

Nişancı

Kanunları iyi bilir, gerektiğinde Divan’da açıklamalarda bulunurdu, eski ve yeni yasaların farklarını incelerdi. Fethedilen toprakları gelirlerine göre ilgili defterlere kaydederdi. Devletlerarası yazışmaları sağlardı. Dirlikleri kaydeder ve dağıtımını yapardı. Tapu ve kadastro işlerine bakardı, ele geçirilen toprakları tapu defterine geçerdi. Yazışmalarda, ayrıca padişah ferman ve beratlarına padişahın “Tuğra” sını (imzasını) çekerdi.

Şeyhülislam

Ülkedeki din adamlarının, din işlerinin, medresenin ve ulemanın (bilim adamlarının) başı kabul edilirdi. Devlet işlerinin, Divan’da verilen savaş, barış ve idam kararlarının, İslam dinine uygun olup olmadığına karar verirdi. Verdiği bu karara “fetva” denirdi. Padişahlar ve sadrazamlar yapacakları işler için şeyhülislamdan fetva alırlardı. Kuruluş döneminde Divan’ın asli üyesi olmayan şeyhülislam, Kanuni Dönemi’nde Divan’ın asli üyesi haline geldi. I. Mahmut dönemine kadar, müftü diye anılmıştır.

Kaptan-ı Derya

Deniz kuvvetlerinin başkomutanı idi. Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumluydu. Yükselme döneminde Divan’ın asli üyesi oldu. İstanbul’da kaldığı zamanlarda Divan toplantılarına katılırdı. Günümüzde “Deniz Kuvvetleri Komutanı” karşılığıdır.

Yeniçeri Ağası

Yeniçerilerin komutanıydı. Divan’ın doğal üyesi sayılır ve görüşmelere katılırdı. Yeniçeri Ağası, arz günü padişahın huzuruna çıkar ve yeniçeri ocağı hakkında bilgi verirdi. İstanbul’un güvenliğinden sorumlu idi.

Reisü’l Küttap

Dışişlerinden sorumlu divan üyesidir. Önceleri Nişancı’ya bağlı devlet memuru idi. Günümüzde “Dışişleri Bakanı” karşılığıdır.

OSMANLI ORDUSU

İlk askeri teşkilat Orhan Bey zamanında kuruldu. Osmanlı ordusu, KARA ve DENİZ KUVVETLERİ olmak üzere ikiye ayrılırdı.

 

KAPIKULU ASKERLERİ

v  Bunlar; padişaha bağlı, aylıklı ve sürekli olarak görev yaparlardı.

v  İstanbul’da ya da sınır boylarındaki kalelerde otururlardı.

v  Devşirme sistemi ile seçilir ve yetiştirilirlerdi.

v  Yaya (piyade) ve atlı (süvari) olmak üzere ikiye ayrılırdı.

v  Her üç ayda bir “ulufe” adı verilen maaş alırlardı.

1. Kapıkulu Piyadeleri Acemioğlanlar Ocağı: Devşirmelerin yetiştirilip hazırlandığı ocaktır. Bunlardan zeki olanlar Enderun’a (saray okulu) gönderilir, diğerleri yeniçeri ocağına ve diğer ocaklara alınırdı. I. Murat döneminde oluşturulmuştur. Yeniçeri Ocağı: Kapıkulu piyadelerinin en önemli bölümüdür. I. Murat zamanında kuruldu. Bu ocağa acemioğlanlar ocağından yetiştirilenler alınırdı. Askerlikten başka bir işle uğraşmazlar ve emekli oluncaya kadar evlenemezlerdi. Bu ocağın komutanı “Yeniçeri Ağası” idi. Yeniçeriler; barış döneminde Divan’ın koruyuculuğunu yaparlar, İstanbul’un güvenliğini sağlarlar, yangın söndürmeye giderler ve savaşta da padişahın yanında yer alırlardı. Yeniçeri Ocağı, II. Mahmut tarafından kaldırılmıştır (Vaka-i Hayriye/Hayırlı Olay). Topçu Ocağı: Top döken, savaşlarda top kullanan sınıftır. Topçular, İstanbul’da Tophane’de bulunurlardı. Sınırlarda ve kıyılardaki kalelerde hizmet görürlerdi. II. Murat döneminde kurulmuştur. Top Arabacıları Ocağı: Top arabalarını ve bunlara ait gereçleri hazırlayan, sefer sırasında topları savaş bölgesine götüren sınıftır. Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulmuştur. Cebeci Ocağı: Orduya ait silahların yapımı, bakımı, tamiri ve cephanelerin korunmasından sorumludur. Humbaracı Ocağı: Havan topları, mayın ve el bombaları yapar ve kullanırlardı. Lağımcı Ocağı: Savaş sırasında kuşatılan kaleleri, yeraltından kazdıkları tünellerle, surların altına patlayıcılar yerleştirerek çökertmeye çalışırlardı. 2. Kapıkulu Süvarileri: Kapıkulu askerlerinin atlı sınıfıdır, yeniçeriler arasından seçilirler. Savaşta padişahı, sancakları, hazineyi ve orduya ait kıymetli eşyaları korurlardı. I. Murat döneminde kurulmuştur.

EYALET ASKERLERİ

1. Tımarlı Sipahiler: Osmanlı ordusunun en önemli atlı kuvvetleri idi. Dirlik sahiplerinin beslemek zorunda oldukları atlı askerlerdir (bu askerlere “cebelü” adı verilirdi). Bu askerleri has, zeamet ve tımar sahipleri besledikleri için devlete ekonomik yönden yük olmazlardı. Tamamen Türklerden oluşuyordu. Ordunun en kalabalık ve önemli sınıfıdır. Devletten maaş almaz, ganimet elde etmezlerdi. Barış döneminde bölgenin güvenliğinden sorumludurlar. 2. Akıncılar: Görevleri, düşman topraklarına akınlar yapmak, sınırları korumak, savaşta ordunun güvenle ilerlemesini sağlamaktı. Sefere çıkmadıkları zaman sınırları korurlardı. Türklerden oluşmaktadır. Düşman hakkında bilgi toplarlardı. 3. Azaplar: Ordunun önünde yer alarak ilk hücumu karşılayan askerlerdir. Türklerden oluşmaktadır.

YARDIMCI KUVVETLER

1. Yörükler: 2. Sakalar: Savaş sırasında cepheye su taşırdı. 3. Yaya ve Müsellemler: Savaş sırasında yol yapar ve köprü kurarlardı. 4. Derbent Muhafızları: Askeri ve ticari yolları korurlardı. Hizmetleri karşılığında vergi vermezlerdi.

İSTANBUL’UN FETHİ (29 Mayıs 1453)

Fethin Sebepleri

İstanbul’un, Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli topraklarının ortasında yer alması Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü bozuyordu.istanbulun fethi ve sonuçları Bizanslılar, Osmanlı ordusunun İstanbul Boğazı üzerinden Rumeli’ye geçişlerini engelliyorlardı. Bizanslılar, Anadolu Beyliklerini ve Osmanlı şehzadelerini taht kavgaları için kışkırtıyorlardı. İstanbul, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan kara ve deniz ticaret yolları üzerinde bulunuyordu. Ekonomik açıdan önemli bir konuma sahiptir. Bizanslıların Osmanlı Devleti’ne karşı Haçlı Seferleri yapılmasını sağlamaları, devleti zor durumda bırakıyordu. II. Mehmet’in, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hadisindeki müjdeye ulaşmak istemesidir.

Fetih İçin Türklerin Yaptığı Hazırlıklar

Bizans’a Karadeniz’den gelebilecek yardımı önlemek için Anadolu Hisarı’nın (Güzelcehisar) karşısına Rumeli Hisarı (Boğazkesen) yaptırıldı. Bizans’a ait Silivri ve Vize kaleleri alındı. Surları yıkabilecek büyüklükte toplar döktürüldü (bu topların en büyüğüne “şahi” denirdi). Surlara tırmanmak için tekerlekli kuleler yaptırıldı. 400 parçalık güçlü bir donanma oluşturuldu. Balkan devletleriyle saldırmazlık antlaşması imzalandı, Balkan sınırına asker gönderildi.

Bizanslıların Fetih İçin Yaptığı Hazırlıklar

Surlar ve kaleler tamir edilerek buralara asker yerleştirildi. Haliç’in ağzı eski gemiler ve zincirlerle kapatıldı. Grejuva (Rum Ateşi) denilen silahların sayısı artırıldı. Avrupa devletlerinden yardım istendi.

İstanbul’un Kuşatılması

Osmanlılar, büyük bir orduyla İstanbul’a gelerek şehri karadan ve denizden kuşattılar. Kuşatma sırasında II. Mehmet 72 parça gemiden oluşan donanmayı bir gecede karadan Haliç’e indirtti. 53 günlük bir kuşatmadan sonra 29 Mayıs 1453’te İstanbul fethedildi. Surlara Türk bayrağını ilk diken Ulubatlı Hasan oldu. Fatih Sultan Mehmet, Bizanslılara yaşantılarına önceden olduğu gibi devam edebilecekleri, din ve mezhep özgürlüklerine dokunulmayacağı konusunda güvence verdi.

Fethin Sonuçları

Türk Tarihi Açısından Sonuçları Anadolu ve Rumeli arasındaki toprak bütünlüğü sağlandı.Başkent Edirne’den İstanbul’a taşındı. Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemi’ni tamamladı, Yükselme Dönemi’ne geçti, imparatorluk aşamasına ulaştı. Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasındaki saygınlığı arttı. Karadeniz ticareti Osmanlıların eline geçti. II. Mehmet “Fatih” unvanını aldı. Avrupalıların Türkleri Balkanlardan çıkarma umutları kalmadı. Osmanlıların Avrupa’daki ilerlemeleri kolaylaştı. Asya ile Avrupa arasındaki önemli kara ve deniz ticaret yolları, İstanbul Boğazı ve Karadeniz ticaret yolu Osmanlıların denetimine geçti. Bu durum Avrupalıların Coğrafi Keşifleri başlatmalarında etkili oldu. Bizans İmparatorluğu (Doğu Roma İmp.) yıkıldı. İstanbul’dan kaçan bilginler İtalya’ya gitmişler, bu da Rönesans ve Reform hareketlerine zemin hazırladı. Kale ve surların toplarla yıkılabileceği anlaşıldı, bu durum Avrupa’da feodalitenin (derebeyliğin) zayıflamasında ve krallıkların güçlenmesinde etkili oldu. Venedik-Ceneviz ticareti olumsuz yönde etkilendi. Ortaçağ sona erdi, Yeniçağ başladı. Dünya Tarihi Açısından Sonuçları

OSMANLI DEVLETİ’NDE DENİZCİLİK

Osmanlı Devleti’nin ilk donanması Karasibeyliği’nin donanmasından oluşturulmuştur. Yani Osmanlı Devleti’nin donanmasının temelleri Karasibeyliği’nin ele geçirilmesiyle atılmıştır. Fatih Sultan Mehmet döneminde Cenevizlilerden Amasra alındı. Candaroğulları Beyliği’ne son verildi. Trabzon Rum Devleti’ne son verildi ve Trabzon alındı. Kırım, Osmanlı Devleti’ne bağlandı.

NOT: Kırım’ın alınması ile Karadeniz bir Türk gölü haline geldi. Doğu ticaret yolları (İpek ve Baharat Yolu) güvenlik altına alındı.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Rodos Adası fethedildi (1522). Avrupalıların Barbaros dedikleri Hızır Reis Kaptan-ı Derya yapıldı. Preveze Deniz Savaşı yapıldı.

Preveze Deniz Savaşı (1538)

Osmanlı donanması ile Venedik, Ceneviz Malta, İspanya ve Portekizlilerden oluşan Haçlı donanması arasında yapıldı. Nedeni; Osmanlı Devleti’nin, Akdeniz ticaretini denetimi altına almak istemesi, Barbaros Hayrettin Paşa’nın Akdeniz’de kazandığı başarıların Avrupalıları telaşlandırması. Savaşı, Osmanlı donanması kazandı. Preveze Deniz Zaferi ile Akdeniz’deki üstünlük Osmanlıların eline geçti.

NOT: Preveze Deniz Savaşı’yla Akdeniz bir Türk gölü haline geldi.

NOT: Preveze Deniz Savaşı, Osmanlı Devleti’nin denizlerdeki ilk ve en önemli başarısı olmuştur.

Kıbrıs’ın Fethi (1571)

Kıbrıs Venediklilerin elindeydi. Nedeni; Osmanlı Devleti’nin, Doğu Akdeniz’i güvenlik altına almak istemesi, Venediklilerin Türk gemilerine saldırmaları, Kıbrıs’ın zengin bir ülke olmasıdır. Lala Mustafa Paşa komutasında gönderilen donanma, Kıbrıs’ı Venediklilerden aldı. Kıbrıs’ın alınmasıyla; Anadolu, Suriye ve Mısır arasındaki deniz yolu güvenlik altına alındı, Doğu Akdeniz’de Osmanlı hâkimiyeti güçlendi, Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliğine girdi.

İnebahtı Deniz Savaşı (1571)

Osmanlı donanması ile Venedik, Ceneviz, İspanya, Portekiz ve Malta donanmalarının oluşturduğu Haçlı donanması arasında yapıldı. Sebebi; Osmanlıların Kıbrıs’ı alması, Doğu Akdeniz’de daha da güçlenmeleridir. Savaşı, Haçlı donanması kazandı ve Osmanlı donanmasını İnebahtı’da yaktılar. Sonucu; İnebahtı yenilgisi Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki egemenliğini bir süre için sarsmıştır. Ancak kısa sürede güçlü bir donanma ile üstünlük yeniden sağlamıştır (İnebahtı yenilgisinden sonra Sokullu Mehmet Paşa Venedik elçisine; “Biz Kıbrıs’ı almakla sizin kolunuzu kestik. Siz de donanmamızı yakmakla bizim sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilen kolun yerine başkası gelmez; fakat tıraş edilen sakal daha gür çıkar.” demiştir).

NOT: Osmanlı donanması, 1770 yılında Çeşme Limanı’nda, 1853’te Sinop’ta yakıldı.

Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. Kırım Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 1856 yılında Paris Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayıldı, Avrupa devletler hukukundan yararlanmaya başladı ve toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altına alındı.

LALE DEVRİ (1718/Pasarofça Antlaşması–1730/Patrona Halil İsyanı)

Lale Devri, 1718 Pasarofça Antlaşması’ndan 1730 Patrona Halil İsyanı’na kadar olan dönemdir. Dönemin padişahı III. Ahmet, sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’dır. Bu dönemde;

Devlette huzur ve barış sağlanmaya çalışıldı. Lüks ve eğlenceye düşkünlük vardı. Sanat ve edebiyata önem verildi. Avrupa’daki bilim, sanat, kültür ve askerlik gibi alanlardaki gelişmeler takip edilmeye çalışıldı. Birçok saray ve köşk yapıldı, bahçeler çiçeklerle süslendi. Özellikle lale çiçeğinin çeşitleri yetiştirildi (bu nedenle döneme “lale devri” denildi).

Lale Devri Islahatları

İbrahim Müteferrika ve Sait Efendi tarafından İstanbul’da ilk Türk matbaası kuruldu (1727). Matbaada dini kitaplar dışında da eserler basıldı. Avrupa’daki yenilikleri ve gelişmeleri daha yakından takip edebilmek için Paris, Londra, Viyana gibi başkentlere geçici elçilikler kuruldu. Yalova’da kâğıt fabrikası kuruldu. Yeniçerilerden bir itfaiye bölüğü oluşturuldu. İstanbul ve önemli şehirlerde kütüphaneler açıldı. İlk defa çiçek aşısı uygulandı. İstanbul ve Selanik’te kumaş fabrikası kuruldu. İstanbul, İznik ve Kütahya’da bulunan çini atölyeleri yenilendi. Arapça ve Farsça eserler Türkçe’ye çevrildi. Yerli malı kullanımına önem verildi. Mimari, resim ve minyatürde gelişmeler oldu (III. Ahmet Çeşmesi, Levni’nin minyatürleri). Yeni kütüphaneler açıldı. Doğu ve Batı eserleri tercüme edildi.

NOT: Lale Devri’nde askeri alanda ıslahat yapılmamıştır.

Patrona Halil İsyanı (1730)

Patrona Halil adında bir hamam tellağı, İstanbul’da ayaklanma çıkardı.  Halkın bir kısmı da bu ayaklanmayı destekledi. Sebepleri; devlet adamlarının lüks ve eğlenceye düşkünlükleri, aşırı harcamalarda bulunmalarının halk arasında hoşnutsuzluk oluşturması; ıslahatların halkın düzeyinde olmaması; Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın, yakınlarını yüksek memurluklara getirmesi. Sonuçları; Nevşehirli Damat İbrahim Paşa öldürüldü; III. Ahmet tahttan indirilerek yerine I. Mahmut getirildi; köşkler yıkıldı, bahçeler bozuldu; Lale Devri sona erdi.

NOT: Levni; Lale Devri’nin en önemli minyatür üstadıdır. Aslı adı, Abdülcelil Çelebi’dir.

18. YÜZYIL ISLAHATLARI

I. MAHMUT (1730–1754)

Topçu ve humbaracı ocakları ıslah edildi. Orduda; takım, tabur, bölük ve alay teşkilatı kuruldu. Orduya subay yetiştirmek için Kara Mühendishanesi (Mühendishane-i Berri Hümayun) açıldı (1731).

III. MUSTAFA (1757–1774)

Tophane ıslah edildi, yeni toplar döktürüldü. Sürat Topçuları birliği kuruldu. Maliye alanında düzenlemeler yapıldı. Donanmaya subay yetiştirmek amacıyla Deniz Mühendishanesi (Mühendishane-i Bahri Hümayun) açıldı (1773).

I. ABDULHAMİT (1774–1789)

İstihkâm Okulu açıldı. Sürat topçularının sayısı arttırıldı. Kara ve deniz kuvvetlerini ıslah etmek için Avrupa’dan subaylar ve uzmanlar getirildi. Maliye alanında düzenlemeler yapıldı.

III. SELİM (1789–1807)

III. Selim döneminde yapılan ıslahatların tümüne “Nizam-ı Cedit” (Yeni Düzen) denir. Avrupa tarzında bir ordu kuruldu. Bu orduya “Nizam-ı Cedit Ordusu” denir (Nizamı-ı Cedit ordusunun eğitim ve öğretimi için Fransa ve İsveç’ten subaylar getirildi. Bu ordu Akka Kalesi önünde Napolyon’un ordusunu yenilgiye uğrattı). Nizam-ı Cedit ordusunun masraflarını karşılamak için “İrad-ı Cedit” hazinesi kuruldu. Kara ve Deniz Mühendishanesi yeniden düzenlenerek geliştirildi. Yerli malı kullanımı teşvik edildi. Avrupa’yı yakından takip edebilmek için Londra, Paris, Viyana ve Berlin’de sürekli elçilikler kuruldu. Okullarda yabancı dil uygulaması başlatılarak Fransızca zorunlu yabancı dil haline getirildi. III. Selim dönemi Kabakçı Mustafa İsyanı ile sona erdi. Nizam-ı Cedit Ocağı kaldırıldı.

19. YÜZYIL ISLAHATLARI

II. MAHMUT (1808–1839)

Askeri Alandaki Islahatlar

Sekban-ı Cedit Ocağı kuruldu. Eşkinci Ocağı kuruldu. İlk kez askeri amaçlı nüfus sayımı yapıldı, sadece erkekler sayıldı. (1831). Yeniçeri Ocağı kaldırıldı (1826). Tarihte bu olaya “Vaka’yı Hayriye/Hayırlı Olay” denir. Yeniçeri Ocağı’nın yerine “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” (Muhammed’in Övülmüş Askerleri) ordusu kuruldu. Tıp Okulu ve Harp Okulu kuruldu.

NOT: Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile padişahlar yeniden yönetime egemen olmuştur. Yapılacak ıslahatların önü açılmıştır.

Yönetim Alanındaki Islahatlar

Divan kaldırılarak yerine “nazırlılar/bakanlıklar” kuruldu. Memurlar, “iç işleri/dâhiliye” ve “dış işleri/hariciye” memurları olmak üzere ikiye ayrıldı. Askeri ve idari işleri düzenlemek için danışma meclisleri kuruldu. Dirlik sistemi (tımar ve zeamet) kaldırıldı, memurlara maaş bağlandı. “Sened-i İttifak” imzalandı (Sened-i İttifak; II. Mahmut ile ayanlar [büyük toprak sahipleri] arasında imzalandı. Sened-i İttifak’a göre, ayanlar devlet otoritesini tanıyacak, ıslahatları benimseyecek, buna karşılık bulundukları bölgede vergi toplama hakkını elde edeceklerdi).

NOT: Osmanlı Devleti’nde demokratikleşme alanında atılan ilk adım 1808 yılında imzalanan Sened-i İttifak’tır. Bu belge ile padişahın otoritesi ilk kez kısıtlanmıştı. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin ayanlara söz geçiremeyecek kadar zayıf olduğunu gösterir.

Kültür ve Eğitim Alanındaki Islahatlar

Ortaokul seviyesinde Rüştiye okulları açıldı. Medreselerin yanında Avrupa tarzında eğitim kurumları açıldı. Bu da kültür ikiliğine neden oldu. Enderun kaldırılarak yerine devlet adamı yetiştiren okul kuruldu. İlköğretim zorunlu oldu. İlk defa Avrupa’ya öğrenci gönderildi. Harp Okulu, Tıp Fakültesi ve Bando Okulu açıldı. “Takvim-i Vakayi” adıyla ilk resmi gazete çıkarıldı.

Sosyal Alanda Yapılan Islahatlar

Müsadere Usulü, yani devletin vatandaşların mallarına el koyması uygulaması kaldırıldı. İlk Posta ve Polis örgütü kuruldu. İlk Karantina Sistemi ve Sağlık Örgütü oluşturuldu. Kıyafette değişiklikler ve düzenlemeler yapıldı. Memurlara fes ve pantolon uygulaması getirildi. Devlet dairelerine padişah portresi asılması uygulaması getirildi.

Ekonomi Alanında Yapılan Islahatlar

Yerli malı kullanımı teşvik edildi, memur ve asker elbiselerinin yerli kumaştan yapılması emredildi. Yerli üretimi arttırmak amacıyla yerli üreticiye gümrük kolaylığı sağlandı.

NOT: Her alanda (ekonomik, sosyal, askeri, eğitim gibi) ıslahat yapan tek padişah II. Mahmut’tur.

NOT: 17. yüzyılda Avrupa örnek alınmamış, yapılan ıslahatlar yüzeysel olmuş, padişahın hayatıyla sınırlı kalmış, ayaklanmalar şiddet ve korkuyla bastırılmaya çalışılmıştır. 18. ve 19. yüzyılda yapılan ıslahatlarda Avrupa örnek alınmış, gerilemenin nedenleri araştırılmıştı.

ABDÜLMECİD DÖNEMİ (1839–1861)

1839’da Tanzimat Fermanı yayınlandı. Tanzimat Fermanı; Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanarak Gülhane Parkı’nda halka okundu. Fermanın diğer adı da “Gülhane Hatt-ı Hümayunu’dur. Tanzimat Fermanı ile; Osmanlı topraklarında yaşayan herkesin (Müslüman, Hıristiyan, Musevi) can, mal ve namus güvenliğinin sağlanması, mahkemelerin açık hale getirilmesi, kanun önünde eşitliğin sağlanması, vergilerin herkesin gelirine göre düzenlenmesi ve herkese mal edinebilme hakkı sağlandı. 1856 tarihinde Islahat Fermanı imzalandı. Islahat Fermanı ile; Hıristiyan ve Musevileri küçük düşürücü sözlerin kullanılmaması, azınlıkların kilise ve okul açması, devlet memuru olabilmesi, il genel meclisine üye olması, din ve mezhep özgürlüğünün tanınması, herkesin kanun önünde eşit olması, herkesin serbest ticaret yapmasına imkân sağlandı. İlk defa kâğıt para basıldı (“kaime” adı verilir). Galatasaray Sultanisi, Mülkiye, Darüşşüfaka ve Sanat Okulları açıldı. Yeni yönetim birimleri oluşturuldu. Bunlar; il, liva, kaza, nahiye ve köylere ayrıldı.

II. ABDÜLHAMİT (1876–1909)

1876’da I. Meşrutiyet Genç Osmanlılar (Jön Türkler/Namık Kemal, Mithat Paşa, Ziya Paşa)’ın çalışmalarıyla II. Abdülhamit tarafından ilan edildi. I. Meşrutiyet’in ilanı ile; padişahın yetkileri kısıtlandı. Halk ilk kez yönetime katılma hakkı elde etti. 23 Aralık 1876’da Kanun-i Esasi kabul edildi.

NOT: Kanun-i Esasi, Osmanlı Devleti ve Türk tarihinin ilk anayasasıdır.

Anayasaya göre, padişah meclisi kapatma yetkisine sahipti. II. Abdülhamit, 1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nı (93 Harbi) bahane ederek meclisi kapattı ve milletvekillerini Malta’ya sürgüne gönderdi. Meşrutiyeti yeniden kurmak isteyen aydınlar İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni kurdular. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin (Enver Bey ve Niyazi Bey) baskılarına daha fazla dayanamayan II. Abdülhamit 23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’i ilan etti. Kanun-i Esasi bazı değişiklikler yapılarak yeniden ilan edildi. Padişahın meclisi açma-kapama yetkisi kısıtlandı, sürgüne gönderme yetkisi elinden alındı.

31 Mart Olayı: Meşrutiyet yönetimine karşı olanların kışkırtmaları sonucu 13 Nisan 1909 günü (Hicri takvime göre 31 Mart) İstanbul’da ayaklanma çıktı. Ayaklanmayı bastırmak için İttihat Terakki Cemiyeti, Hareket Ordusu adı verilen bir birliği Selanik’ten İstanbul’a gönderdi. Ordunun kurmay başkanı, Mustafa Kemal idi. İsyan bastırıldı. II. Abdülhamit tahttan indirildi.

SAAT  
   
Toplam 12668 ziyaretçi (28744 klik) kişi buradaydi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol